Her organda olduğu gibi, organın yapısına göre tedavi planlaması gerekir. Genellikle cilt için uygulanan kök hücrenin tek başına elimiz içerisinde yeterli olduğu düşünülür. Bu bir bakıma doğrudur. Yüz ve boyun bölgesi gençliği için kullanılan kök hücre yöntemleri elimizin cilt dokusunu da gençleştirir. Ancak aşağıdaki fotoğrafta görebileceğiniz üzere yağ tabakası daha farklıdır.
Genel olarak elllerimiz kemik, üzerinde güçlü kaslar, daha sonra kalın bir yağ tabakası ve cilt katmanlarını içerir. Ellerimizin çok damarlı, yaşlı ya da kuru görünmesi öncelikle bu yağ tabakasının kalınlığı ile ilgilidir.
Cildimizi oluşturan bağ dokuları ve kolojen üreten dokular için uygulanan fibroblast kök hücreler cildi gençleştirir.
Ancak altında bulunması gereken kalın yağ tabakası eğer çok ince ise, damarlar ve kemikler ortaya çıkar. Bu görüntü kimilerine göre rahatsızlık verebilir. Ellerimizin gerekenden fazla kuruması ya da sürekli çatlaması da; genellikle yağ tabakası çok azaldığında gerçekleşir.
Ellerimizde bulunan yağ miktarı genetik yapımıza göre değişkenlik gösterebilir. Ancak ellerimizin güzel görüntüsünü ve yumuşaklığını sağlayan bölgenin yağ dokusu olduğu konusunda bilim insanları hem fikir olmuşlardır. Aynı zamanda sürekli güneşe maruz kalan, yaptığımız tüm işlemlerde kullandığımız ve pek çok kimyasala maruz kalan ellerimiz için yağ dokusu büyük önem taşır.
Aşağıdaki fotoğraflarda ele yapılan ve yağ kalınlığını artıran uygulamaların resimlerini göreceksiniz.
Lokal anestesi ile genellikle bir şırınga yardımıyla yağ dokusundan gereken miktarda yağ alınır. Alınan yağ büyük partiküller içerdiği için inceltmek ve saflaştırmak gerekir.
Kendi yağımız özel cihazlar ile inceltilerek, cildimizde istenilen bölgelere dolgu amacı ile verilebilir.
Yağ hücreleri enjekte edilen bölgeye göre değişkenlik göstermekle beraber, enjekte edilen yağın %20’si kalıcı olur.
Nanofat ismini alması, aslında kullanılan cihazın vücuttan alınan yağın ne kadar inceltilebilerek, cilt altına saf şekilde enjekte edilebildiği ile ilgilidir.
Fotoğrafta gördüğünüz Tulip markası ile satılan cerrahi ekipman yağ dokusunun çok ince hale gelmesini sağlar ve filtreleri özeldir. Bu tarz özel ekipmanların kullanılma sebebi ise yağ hücrelerinin çok hızlı şekilde birbirine bağlanarak yağ bezesi oluşturma ihtimalidir.
Yağların birleşerek bir bölgede top top kalmaması için, kullanılan ekipmanların kalitesi büyük önem taşır.
Yağ enjeksiyonu sonrasında, bir ile üç hafta arasında şişlik oluşabilir. Bu şişlik indikten sonra bölgeye enjekte edilen yağ hücreleri, eğer kemiğe yakın bir bölgede ise %30 kadar diğer bölgelerde ise %20 civarında kalıcı olur.
Pek çok kişi neden daha fazla yağ enjeksiyonun tek seferde yapılmadığını merak eder. Bir bölgeye verilebileceğinden fazla yağ hücresi enjekte edilirse, bu hücreler birleşerek yağ bezesi oluşturabilir.
Yağ enjeksiyonu tek seferde yeterli gelmezse, 6-8 ay sonra tekrar enjekte edilerek daha fazla yağın bölgede kalıcı olması sağlanabilir.
Kendi yağımızdan, kök hücre laboratuvarında elde edilen kök hücre süspansiyonu SVF, dolgu amaçlı kullanılması planlanan inceltilmiş yağ ile karıştırılırsa %20 yerine %40-50 civarında kalıcı yağ dolgusu elde edilmiş olur.
Yağ ile SVF’ nin birleştirilmesi, enjekte edilen yağın kalıcılık oranını artırdığı için derin çizgiler, göğüs büyütme, derin göz altı çukurlarının doldurulması amacı ile tercih edilir. Bazen yağ enjeksiyonu yaptıran kişi ilk seferinde %20 oranında yağ kalacağını bildiği için daha yüksek oranda yağın bölgede kalıcılığını sağlamak için de bu yöntemi kullanabilir.
Mezoterapi genellikle cilt altına iğne ile enjeksiyon yöntemi ile verilen vitamin ve aminoasit kombinasyonu olarak adlandırılır. Tüm vücudumuz, proteinlerin yapıtaşı aminoasitlerden oluşur. Vücudumuzda yağ ve su hariç her şey aminoasit zincirlerinin birbirine bağlanmasının sonucudur. Tüm vücudumuzun yaşaması için bu nedenle aminoasitler ve aminoasit sentezinde kullanılan vitaminler, mineraller ve besin gerekir. Bazı durumlarda aminoasit ve vitaminler; cilt ya da eklem gibi herhangi bir dokumuza yeterli miktarda ulaşmayabilir. Böyle durumlarda gereken aminoasit ve vitaminlerin ilgili bölgeye verilmesi ile hücre sağlığı ve canlılığı temin edilir.
Ancak verildiği bölgedeki hücreler enjekte edilen aminoasit ve vitaminleri kullanır ve yeni gelen hücrelere bunları devretmez. Örnek olarak cilt hücrelerimi ortalama 60 gün yaşar ancak aynı anda var olup yok olmazlar. İçlerinde 5 saat sonra, 10 gün sonra ya da 50 gün sonra ölecek ve yerine yenisi gelecek hücreler bulunur.
Mezoterapi yapıldığında 10 gün sonra ölecek olan hücre bunu yeni gelen diğer hücreye devretmeyeceği için genellikle 30 gün ara ile toplam 3 seans mezoterapi yapıldığında cilt altındaki hücrelerin tamamı en azından bir kez beslenmiş olur bu nedenle de etkisi de yavaş yavaş azalarak 3 ay sürer.
Cildimize vitamin ve aminoasitlerin eksik gidip gitmediği testler ile anlaşılabilir. Ancak özellikle çok fazla güneşe maruz kalan ve iş yapan ellerde, eğer yağ enjeksiyonu, kök hücre gibi yöntemler uygulanamıyorsa; cildin altına vitamin ve aminoasit enjeksiyonu yapmak belirli bir süre için ellerin korunmasını sağlar.
Cilt lekelenmesi genellikle güneş altında ortaya çıkar. Ancak güneş aslında cildimize eşit şekilde nüfuz eder. Lekeler ise parça parça farklı bölgelerde oluşur. Bunun sebebi cildin en üst tabakasını oluşturan kerotinosit hücrelerin hemen altında bulunan melanosit hücrelerinin bozulmuş olmasıdır. Bu nedenle bu hücreler güneşe maruz kaldığında farklı renk alırlar.
Melanosit hücreleri genel olarak ghreline adı verilen ve genelde açlık hormonu olarak bilinen hormonun yükselmesi ile bozulmaya başlar. Melanosit hücreleri çok agresif hücreler olduğu için laboratuvar ortamında çoğaltılarak cilde tekrar verilemezler. Bu nedenle cilde yapılacak kök hücre enjeksiyonu, yağ enjeksiyonu ve ya vitamin kombinasyonları bu hücreler üzerinde olumlu etki göstererek lekelerin açılmasını sağlar. Sırasıyla cilde yapılan fibroblast kök hücre enjeksiyonu, ikinci sırada yağ enjeksiyonu ve son sırada da vitaminler lekelenme üzerine etkilidir.
Ancak her ne sebeple olursa olsun, lekelenmenin neden olduğunu bulmak kalıcı tedaviyi beraberinde getirmiş olur.